"Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz."

- Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik’te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. Küçük yaşta babasını kaybedince öğrenimine bir süre ara vermek zorunda kaldı ama daha sonra askeri okula giderek eğitimine devam etti. Manastır Askerî İdadisi’ni bitirdikten sonra İstanbul’daki Harp Akademisi’nden 1905 yılında kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu. Bu yıllarda hem askeri hem de siyasi gelişmeleri yakından takip etti.

1. Dünya Savaşı sırasında özellikle Çanakkale Cephesi’nde büyük başarılar elde ederek halk arasında kahraman olarak tanındı. Savaş sonrası Osmanlı’nın işgale uğraması üzerine 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Erzurum ve Sivas kongrelerini toplayarak halkı örgütledi. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı ve 1922’de saltanatı kaldırarak 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan etti. Kendisi de cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı oldu.

Cumhuriyetin ilanından sonra ülkeyi modernleştirmek için birçok alanda köklü reformlar yaptı: Eğitim laikleştirildi, yeni Türk alfabesi kabul edildi, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı, hukuk sistemi değiştirildi. “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek barışçı bir dış politika benimsedi. 10 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda vefat etti. Ardında bağımsızlık, çağdaşlık ve akılcılıkla temellenmiş bir ülke bıraktı.

Euler Akademi Hakkımızda Logosu

Atatürk ve Eğitim

Mustafa Kemal Atatürk, eğitimi bir milletin kalkınmasında en temel yapı taşı olarak görüyordu. Cumhuriyetin ilanından sonra eğitimi çağdaşlaştırmak için köklü reformlar yaptı. Medreseler kapatıldı, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim sistemi birleştirildi ve herkes için eşit, laik bir eğitim anlayışı benimsendi. Halkın okuma yazma oranını artırmak amacıyla yeni Türk alfabesi kabul edildi ve Millet Mektepleri kuruldu. Atatürk, bu okullarda bizzat kara tahta başına geçerek ders anlattı. Kadın-erkek ayrımı yapmadan herkesin eğitime erişmesini savundu ve özellikle kız çocuklarının okutulmasını teşvik etti.

Savaş dönemlerinde bile eğitimi bir kenara bırakmadı. Sakarya Meydan Muharebesi’nin en çetin günlerinde bile Maarif Kongresi’ni toplayarak öğretmenlere hitap etti. “Asıl savaşımız cehalete karşıdır” diyerek cephenin ötesini, geleceğin eğitimle kurulacağını vurguladı. Ona göre özgür ve bağımsız bir ülke ancak bilinçli, bilgili bireylerle mümkün olabilirdi. Bu yüzden öğretmenlere her zaman özel bir değer verdi ve “Yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır” diyerek eğitimin temel kahramanlarını onurlandırdı.

Atatürk’ün bilim ve akla olan inancı, matematik alanında da kendini açıkça gösterdi. Matematiği yalnızca bir ders olarak değil, doğru düşünmenin anahtarı olarak görüyordu. Bu anlayışla Geometri adlı bir kitap yazdı ve “açı, üçgen, çember” gibi bugün hâlâ kullandığımız birçok terimi Türkçeye kazandırdı. Ona göre matematik, çağdaşlaşmanın ve bilimsel ilerlemenin temel taşıydı. Gençlerin analitik düşünmesini, sorgulamasını ve bilimsel bakış açısıyla yetişmesini çok önemsedi.

Atatürk’ün eğitim ve bilime verdiği bu büyük önem, bugün hâlâ Türkiye’nin ilerlemesinde yol gösterici olmaya devam ediyor. Onun “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü, sadece bir ilke değil, aynı zamanda bir gelecek vizyonuydu. Atatürk, eğitimi sadece bireylerin değil, bir milletin kaderini belirleyen en güçlü araç olarak gördü. Bugün bizlere düşen görev, onun bu mirasını yaşatmak ve her alanda aklın, bilimin ve çağdaşlığın izinden yürümektir.